Kadın olmanın bile birçok zorluğu olan Türkiye´de çalışan kadın olmak üstelik bir de çalışan anne olmak birçok kişinin altından kolayca kalkacağı bir durum değildir. Ataerkil aile yapısında bir toplum olduğu için gün içerisinde kadın ve erkek aynı derece de yorulmuş olsalar da erkekler eve geldiklerinde kadınların onlara yemek hazırlamasını, ev hayatını düzenlemesini ve çocuklara gereken ilginin anneleri tarafından verilmesini beklemektedirler. Kadınlar iş yerlerinde de cinsiyetlerinden ötürü mental olarak daha çok yorulmakta ve hırpalanmaktadırlar.
Bir kadın olarak sosyal yaşamda birçok zorlukla karşılaşılan bir ülkede üzerine birde çalışan kadın olmak durumu eklendiğinde karşılaşılan zorlukların derecesi bir hayli artmaktadır. Ancak tüm bu zor durumların karşısında durabilmek ise kadın gücüyle açıklanabilmektedir. Türkiye´de çalışan bir kadın ve anne olmayı size kısaca özetledik.
Türkiye´de özgüveni yüksek kadın ifadesi ile; aile bütçesine katkı sağlayan ve kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadın aynı anlama gelmektedir. Yani toplumda üreten bir insan olarak yer alan kadın özgüvenli kadın olmaktadır.
Evde para ile bütünleşen kişi genellikle erkekler olduğu için çalışan kadınların birçoğuna çalışmalarının ne kadar gereksiz olduğu yönünde baskılar yapılmaktadır. Kadının asıl görevinin çocuk bakmak, ev işlerini yapmak ve eşiyle ilgilenmek olduğu düşünülmektedir. Birçok kişi çalışan kadınlar ?eşinin kazandığı para size yetmiyor mu?´ diye söylemlerde bulunmaktadır. Çalışan kadınlar bu durum karşısında diğer insanlara emek vermenin, üretmenin ve toplumda yer edinmenin önemini anlatmaya çalışmaktadırlar.
Kadınlar iş hayatlarına devam ederlerken aynı zamanda da evleri ile ilgili işleri de aksatmamak için hep bir gün sonrasını planlayarak yeni güne başlarlar. Yarın çocuğun beslenmesine ne konacak, akşam yemekte ne pişecek, hangi çamaşırların yıkanması gerek gibi problemleri daha kolay aşabilmek için hep hayatı bir gün önce planlayarak yatarlar. Hayat maalesef pekte müşterek değildir.
Mesleklerde cinsiyetçi ayrımlar yapıldığı için ve maalesef ki dünya üzerinde birçok ülkede kadınlara iş vermenin bir lütuf olduğu düşünüldüğü için kadınlara daha az maaş verilmektedir. Eğer kadınlar bu durum karşısında herhangi bir itirazda bulunurlarsa da ?Hem kadınsın hem de sana iş verdik daha ne istiyorsun?´ gibi ithamlarla karşılaşmaktadırlar.
Dünya üzerinde kadınların çalışmasının normal karşılanmamasını ?çalışan kadın´ kavramından da anlayabiliriz. Hiçbir erkeğe çalışan erkek denilmezken kadınlara genellikle çalışan anne, çalışan kadın gibi kavramlar yüklenmektedir. Bu da var olan bir algının en somut göstergesidir.
Çalışan kadın olmayı tercih etmek aynı zamanda da ?çalışan olsam da ev işlerini ihmal etmeyeceğim´ diye söz vermek gibi algılanmaktadır. Çalışan kadınlar hayatı iki vardiya çalışarak devam etmek zorundadırlar. İş yerlerinde 8 saat mesai yaptıktan sonra eve gelip kalan sürede yemek, temizlik, çocuk bakımı, çocukların ödevleri gibi tüm görevleri de yerine getirir. Hayatın müşterek olması durumu çalışan kadınlar için geçerli bir kavram olamamaktadır. Üstelik bu durumdan şikayetçi olacak kadınlara ?Çalışma o zaman´ diyecek onlarca insan bulunmaktadır.
Çalışan birçok kadının aldığı tepkilerden bir diğeri ise ?kazandığın para sürekli bakıcı ve temizlikçiye gidiyor´ sitemidir. İnsanların çoğu çalışmayı sadece para kazanmak olarak görmektedir. Hayatın içerisinde yer almak, emek vermek, üretmek ve kendi ayakları üzerinde durabilmek birçok kişinin anlayamadığı kavramlardır. Kadınların tüm zorluklara rağmen takdir edilmesi gerekirken bir de hor görülmektedirler.
Çalışan bir kadından hem işte hem de evde yüksek bir çalışma performansı beklenir. Bunun yanı sırada her zaman bakımlı ve şık görünmesi istenir. Ancak çalışan kadınlar pratik yaşam düzenine sahip oldukları için onlara herhangi bir şey demenize gerek kalmadan sınırlı kıyafetleri ile birbirinden güzel kombinler oluşturabilmektedirler ve her zaman bakımlıdırlar.
Çalışan kadınların en çok karşılarına çıkan durumlardan biride aile hayatı veya evi ile yaşadığı tüm sıkıntıların tek kaynağının çalışıyor olması gibi düşünülmesidir. Eğer çalışan kadının çocuğu düşük not almışsa kadın çalıştığı içindir. Eğer eşi onu aldatıyorsa çalıştığı ve kocasıyla ilgilenmediği içindir. Ve kadınlar tüm bunları sineye çekmektedir?
Çalışan kadınlar hayat önceliklerini özenle sıraya koymaktadırlar. Çocuğu hastalandığı için iş yerinden izin alan ve onun iyileşmesi için 2 gün boyunca canını dişine takan anne, kendisi iyileşemeden işe döner ve bu şekilde işe gider.
İnsanlar, çalışan kadınların iş yeteneğine, zekasına ve becerilerine güvenmezler. Eğer ki bir kadın işin çok başarılı ve kariyerinde ilerliyorsa bu durumun altında mutlaka farklı sebepler vardır. Kadın bu aşamalara gelmek için kesinlikle farklı şeyler yapmıştır. Çünkü Türkiye´de çalışıp aynı zamanda da başarılı bir kadın olmanız imkansızdır.
Anne olmanın çok kutsal sayıldığı bir toplumda kadınlar iş başvurusu yaptıklarında hamile kalabilir ihtimali göz önüne alınarak işe alınmıyorlar. Ayrıca hamile kadınlar iş gücü kaybı olarak değerlendirildikleri için işten çıkarılıyorlar. Anne olmanın çok kutsal sayıldığı toplumda, çalılşan anne olmak ayıp olarak değerlendiriliyor.
Çalışan kadınların aynı zamanda ev hayatında ve aile hayatında da kendilerini ispat etmeleri beklenmektedir. Çocuklarının notları iyi olmalı, eşine yeteri kadar zaman ayırmalı, evi temiz olmalı ve her zaman yemeği olmalıdır. İnsanlar çalışan kadınların hayatlarında gördükleri en ufak bir aksaklıkta onları çalıştıkları için bu aksaklıkları yaşadıkları konusunda tenkit etmektedirler. Çalışan kadınlar gün içerisinde 10´a bölünerek her işi halletmelilerdir.
İyi bir anne olmak her zaman evde olmak olarak tanımlanmaktadır. Çalışan anneler her zaman evde olmadıkları için çocuklarına yeteri ilgiyi veremezler, çocuklar yeterli beslenemez, iyi büyüyemez ve sorumsuz olur gibi düşünülmektedir. Oysa çalışan anneler hayatlarını daha iyi planladıkları için tüm iş streslerine rağmen çocuklarına yeterli zamanı ayırırlar ve onlarla daha kaliteli zaman geçirirler.
Birçok kişi çalışan kadınların evlerine iki maaş girdiği için daha rahat bir yaşam geçirdiklerini düşünür. Oysa aynı miktarda para giren başka evlerde vardır. Çalışan kadınlar para için emek harcamanın ne demek olduğunu çok iyi bildikleri için para idaresi konusunda da daha hassas davranmaktadırlar.
Kadınlara sunulan işin bir lütuf olarak görülmesinden kaynaklı olarak yapılan herhangi bir hata ya da yaşanılan bir aksilik durumunda bu problemin kadın olmaktan kaynaklı olduğu düşünülür. Üstelik hem kadınlara iş verilip hem de hatanın olması bu lütufu çiğnemek gibi değerlendirilmektedir.
Toplumun birçok kesiminden insanlar oluşan işsizliğin kadınların çalışma hayatında yer almalarında kaynaklı olduğunu düşünmektedirler. Bu nedenle de çalışan bir kadın gördüklerinde bu düşüncelerini imalı bir şekilde belirtmektedirler. Çünkü toplumda kadının yeri evidir. Parayı kazanan ise erkektir. Kadınların bu algıya karşı göğüs germeleri takdire şayan bir harekettir.
Çalışan kadınlar gün içerisinde vakitlerini birçok farklı işe ayırdıkları için kısıtlı zamanları daha etkili kullanmayı bilmektedirler. Bu nedenle ailelerine ayırdıkları zamanı daha kaliteli geçirmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Kadınlar hem işte hem de ev hayatında karşılaştıkları zorlukların yanı sıra bir de kadınların çalışmasının günah olduğunu düşünen kesim vardır. Aynı düşünceye sahip insanlar hamile kadın değil çalışmalarını sokakta gezmelerine dahi olumsuz yaklaşmaktadırlar.
Dünyaya insan getirdiği için öldürmenin değil yaşatmanın kıymetini bilen, yaşadığı toplumu kalkındırmak için elini taşın altına koyan ve tüm olumsuzluklara göğüs geren kadın, çalışan ve emekçi kadındır. Bu kadınlar kendilerini insanların zincirlerinden kurtarmış, var olmasını ve var etmesini bilen, üretmenin ve kendini ifade etmenin tadını almış kadınlardır