Anne ve bebekleri arasında çok güçlü ve bir o kadar da özel bir bağ vardır. Bebek, büyüdükçe anneye olan bağımlılığı azalsa da yine de özellikle 6 yaşına kadar ona çok fazla ihtiyaç duymaktadır.
Sevgi;
bebekler ve çocuklar için çok önemli bir ihtiyaçtır. Bebekler hamilelik dönemi boyunca sevilip sevilmediğini, istenip istenmediğini, acıyı, sevinci, hüznü ve neşeyi hisseder. Bebeğin dünyaya gelmesi ile birlikte bu ihtiyaç daha çok artar. Konuşamasa, anlatamasa bile çevresindeki iyi ya da kötü şeylerin farkındadır ve bunlardan etkilenir. Bebek ile anne arasındaki ilişki özellikle ilk birkaç yıl daha fazladır ve bebek annesine bu yıllarda daha düşkündür. Anneden ayrılmak istemez, ayrıldığı an kendini güvende hissetmez, panikler, korkar, strese girer, huysuzlanır ve hatta psikolojisi bile bozulabilir.
Doğumdan sonra işe dönmek zorunda kalan anne bebek için bu durum oldukça güçtür. Gerekli olan anne ve bebeğin birlikte olmasıdır. Fakat bu zorunluluk çözümsüz değildir. Aslında bebek sadece annesini değil, güvendiği ve alıştığı bir kişinin yanında bulunmak ister. Kendisini bir anne kadar sevebilecek, onunla ilgilenebilecek, güvenebileceği biriyle olmayı kabul eder. Bu gibi durumlarda bebeğe sevgi ve şefkat gösterebilecek bir bakıcı ya da bir aile büyüğünden de yardım alınabilir. Anne ve bebek arasında bulunan duygusal bağı olumsuz yönde etkilemeyecek biri bebek bakımı için seçilebilir. Böylece anne ve bebek arasındaki güven duygusu da sarsılmamış olur.
Yıllar boyunca yapılan çalışmalar ve araştırmalar bir çocuğun yuvaya verilmesinin çok fazla sağlıklı olmadığı yönündedir. Çünkü yuvalarda çocuklar ile bire bir şekilde ilgilenilmemektedir. Yani yemeğinin yedirilmesi, uyutulması, oyun oynaması gibi durumlarda bakıcılar çocuklara tek tek zaman ayırmamaktadır. Bu da çocuğun duygularını zedelemekte ve stres yaşamasına neden olmaktadır. Yuvaya gönderilen çocuklarda büyüme ve gelişme bozukluğu görülmektedir. Eğer çocuğa bakan kişi sürekli aynı kişi olursa bu sorunlar yaşanmaz ve çocuk kendisini daha güvende hisseder. Gelişimi ve büyümesi olumlu yönde olur. Aslında çocuğun en az okul çağına gelinceye kadar annesi ile birlikte büyümesi çok daha iyi olacaktır. Çünkü çocuklar bu çağda gerçeklik duygusunu öğrenir ve annesinin çalışmasını normal karşılayabilir.
Her ne kadar çocuk bu durumu normal karşılasa bile bazı durumlarda annesinin neden yanında olmadığını sorgulayabilir ve kendisini terk ettiğini düşünebilir. Çünkü annesi o ana kadar hep kendisiyle birliktedir. Bu durumda kendisini suçlu hissedebilir ve hatta istenmediğini de düşünebilir.
Annenin neden çalışmaya başlamasının gerekli olduğu çocuğa anlatılmalıdır.
Bu durum açıklanırken çocuğun duyguları göz önünde tutularak neden anne ve babasının çalışması gerektiği uygun bir dille anlatılmalıdır. Çocuk nasıl olsa anlamaz diye düşünülmemeli, olumlu bir yaklaşımla sevgi ve ilgiyle konuşulmalıdır. Çünkü çocuğu ilgilendiren gerçekler değil, anne ve babasının sevgisidir.
Çocuklar bu durumu anlamakta ve kabul etmekte ilk zamanlar zorlansalar da bir süre sonra kabul ederler. Anne eskisi gibi çocuğa olan ilgi ve sevgisini sürdürdüğü sürece çocuk bu duruma alışır. Travmatik bir davranışa girmeden bu durumu normal karşılar. Tabii ki bu durumda baba da anneye destek olmalıdır. Çocukla her şeyi paylaşmak onun daha özgüvenli ve huzurlu olmasını sağlar.
Her zaman çocuğun anneye ihtiyacı vardır. Anne çocuğundan ilgisini ve sevgisini çekmezse, zamanları kısıtlı da olsa mutlu olurlar. Kaliteli ve düzgün zaman geçirmek bu nedenle çok önemlidir. Geçirilecek birkaç saat bile dolu dolu geçiyor ve çocuğun isteklerine cevap verebiliyorsa, çocuk mutlu olur. Anne çocuğuyla göz temasını hiç kesmemelidir. Her zaman onu ilgiyle ve sevgiyle kucaklayıp, sarıp sarmalıdır. Anne çocuğun kaygılarını ve üzüntülerini giderebilmelidir. Kendisini güvende hissetmelidir. İşten dönen annenin mutlaka çocuğuna zaman ayırıp birlikte yemek yemeleri, onu uyutması ve onunla oyun oynaması çocuğun psikolojik açıdan rahatlamasını sağlar.
Çocukları; uzakta oturan akrabaların yanına bırakmak da doğru değildir. Çocuğa terk edilmiş duygusu yaşatılmamalıdır. Çocuklar anneden uzak büyümemelidir. Anne ilgisinden, şefkatinden ve sevgisinden uzak kalan çocukların patolojik durumları bozulmaktadır. Bu çocuklar tırnak yeme, hırçınlık, altını ıslatma, yemek yememe, içe kapanma, söz dinlememe ve inatçılık gibi huylar geliştirmektedir. Bunun gibi durumlarda bir uzmandan yardım alınmalı ve durum geciktirilmemelidir.
Antalya Psikiyatri, Psikoterapi ve Aile Danışma Merkezi olarak çalışan annelere verebileceğimiz öneriler:
Bebeği 4 yaşına kadar annenin büyütmesi en doğru seçim olacaktır. Fakat zorunlu olarak erken iş hayatına dönen anneler için de bu durum dünyanın sonu değildir.
Sürekli olarak değişmeyen ve çocuk eğitimi hakkında bilgi sahibi olan bir bakıcı annenin yokluğunu aratmayabilir.
Çalışan anneler her ne kadar kısıtlı bir zamana sahip olsa da yine de bebekleri ile kaliteli zaman geçirmelidir. Bu durum sürekli olarak devam etmelidir.
Annenin çalıştığı ailelerde hem bebeğe hem de anneye baba desteği çok önemlidir.
Çocuğun emanet edileceği bakıcı; bebeğin anne ve babası ile uyum içerisinde olmalıdır. Sevgi ve disiplin dengesini bilen, doğru ve yanlış gibi kavramlarda aileyle aynı fikirde olan bir bakıcı tercih edilmelidir.
Anne ve babalar unutmamalıdır ki; çocuğunuz dünyaya geldikten sonra iyi bir ebeveyn olmak iyi bir insan ve başarılı bir insan olmaktan çok daha önemlidir.