Tarih: 28.09.2018 00:39

Çalışan anneler vicdan azabı çekmemeli

Facebook Twitter Linked-in

Çalışan annelerin en fazla karşılaştığı sorun olan çocukları ile yeteri kadar ilgilenemediği için vicdan azabı çekmesi durumu artık ortadan kalkıyor. Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve Büyükkucak, çalışan annelerin çocukları ile nasıl sağlıklı ve güvenilebilir bir ilişki kurabileceğini bizlere anlatıyor.

Günümüz dünyasında içerisinde bulunduğumuz hayat şartları, çalışan annelerin biricik çocuklarını belirli bir noktadan sonra bakıcıya ya da bir aile büyüğüne bırakma mecburiyetini ortaya çıkarıyor. Hem iş hayatı hem de evdeki sorumlulukları arasında denge kurmada büyük zorluklar çeken kadınlar, belirli bir süre sonra çocukları ile yeteri kadar ilgilenemediğini düşünüp vicdan azabı çekmeye başlamaktadır. Bu duruma sebep olan en önemli faktörlerden bir tanesi de ülkemizde hem kariyerine başarılı bir şekilde devam eden hem de çocuğu ile fazla ilgilenen anne örneklerinin sayısının fazla olmayışı bulunmaktadır.

Çocuk ile çocuğun bakımını üstlenen kişi arasında sevgi dolu bir ilişki olmalıdır!

Çalışan anneler için ev hayatı ve iş hayatı arasında denge kurmak ne kadar zor bir durum ise, çocuklar için de bu duruma alışmak son derece zordur. Yapılan araştırmalara göre çocukların hem fiziksel hem de psikolojik olarak sağlıklı bir şekilde gelişmesi için çocuğa bakım veren kişi ile çocuk arasında sevgi dolu, saygılı, rahat ve sürekli olan bir ilişki bulunması gerekir. Bu kişi ister bir aile büyüğü olsun, ister anne - baba olsun, isterse de bakıcı olsun sevgi çocukların gelişmesinde çok büyük bir öneme sahiptir.

Kadınlar doğası ve yapısı gereği doğum yaptıktan hemen sonra sadece bebeğini ve bebeğinin ihtiyaçlarını düşünmeye başlar. Bebeğinin bakımı için her şeyin en iyisini isteyen anneler aslında bu davranış ile anne - bebek arasında ilk güven bağının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Kadınlar doğum anından itibaren bebeklerinin ağlamasından, çıkardığı tüm seslerden ve hatta bakışlarından bile onun neye ihtiyacı olduğunu anlayabilmektedir. İlk zamanlar bebeği dışında hiçbir şey düşünemeyen anneler, zaman içerisinde bebeğinden başka konular da düşünmeye başlar. Bu konular arasında; eşiyle ilgilenmek, eviyle ilgilenmek ve iş hayatı ile ilgilenmek bulunmaktadır. Bu adımlar anne için her ne kadar önemli olsa da bebek için de annesiz dış dünyaya alışması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bebeğin annesi dışında dünyada var olan diğer etkenleri yavaş yavaş tanıması ve cesaretlenmesi psikolojik açıdan son derece gerekli bir adımdır.

Çocuklarınız ile ne kadar zaman geçirdiğiniz değil, ne kadar ´Kaliteli Zaman´ geçirdiğiniz önemlidir, unutmayınız!

Diğer birçok toplumda da olduğu gibi genel olarak ülkemizde de iyi anne olmak deyince neredeyse herkesin aklına annenin tüm zamanını, tüm enerjisini ve tüm varlığını bebeğine adaması anlaşılmaktadır. Ancak ne yazık ki iyi bir ebeveyn olmak için bunları yapmak yeterli olmuyor. Çocukların fiziksel ve zihinsel olarak daha sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesi annenin çocuğu ile ne kadar zaman geçirdiği ile ilgili değil, ne kadar kaliteli zaman geçirdiği ile ilgilidir. Duygusal anlamda çok daha fazla doyurucu olan kısa zamanlar, boş geçen uzun zamanlardan çok daha değerlidir. Anne çocuğu ile kaliteli zaman geçirirken bu süre zarfı içerisinde ona sanki dünyada sadece ikisi kalmış gibi hissettirmelidir. Aynı zamanda bu süre içerisinde çocuğunun istekleri ve ihtiyaçlarına da odaklanması gerekmektedir. Bu durum çocukların yemek yerken doyduğunda annelerin daha fazla yemek yemesi için ısrar etmesine benzemektedir. Yani kısacası bu durumda anneler çocukları ile geçiremedikleri zamanları, onlar için yeterli olmayan vakitleri daha fazla yemek yedirmeye çalışarak kapatmaya çalışmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki fiziksel olarak hissedilen açlığın yanı sıra büyüme ve sağlıklı gelişme için duygusal tokluğun da olması gerekmektedir.

Son yıllarda çalışan ve ev hanımı olarak çocuk sahibi olan kadınların arasında yapılan araştırmaya göre; ilginç bir şekilde çalışmayan kadınların çocukları ile geçirmekte olduğu kaliteli zamanın çalışan anneleri çocukları ile geçirmekte olduğu kaliteli zamandan az olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durumun en iyi açıklaması ile ev hayatı ve iş hayatı arasında sürekli olarak dengede kalmaya çalışan kadınların zamanlarını daha iyi planlamasıdır. Çalışan anneler zaten çocukları ile geçirebileceği vakit kısıtlı olduğundan bu zamanı daha iyi bir şekilde değerlendirmeyi tercih etmektedir. Bu sonuçlara rağmen çalışan anneler hala kendilerini suçluluk hissinden kurtaramamaktadır. 

Çalışan anneler genellikle ´Hayır´ kelimesini kullanmaktan oldukça kaçınıyor!

Çocukları ile geçirdiği zaman genellikle kısıtlı olduğu için vicdanına ve hislerine yenik düşen anneler bu süre zarfı içerisinde çocuklarına hayır cevabını vermekten son derece kaçınıyor. Eğer olumsuz bir tepki verirse çocuklarının sevgisini kaybedeceğini düşünen anneler hayır kelimesinden oldukça korkuyor. Hayır kelimesi çalışan anneler tarafından çocuğunun isteklerinden mahrum bırakması olarak anlamlandırılmaktadır. Çocukları ile yeteri kadar zaman geçiremediğini düşünen anneler genel olarak onların tüm isteklerini yerine getirerek bu açığı kapatacağını sanmaktadır. Fakat bu son derece yanlış bir davranıştır. Sağlıklı çocuk yetiştirmede çok büyük bir öneme sahip olan ertelemeyi öğretmek, hayır cevabı vererek onları gereken yerde sınırlandırmak çocuğun kişisel gelişimi açısından gereklidir. Her istediği şeye evet cevabı alan çocuklar sürekli olarak daha fazlasını isteyerek giderek doyumsuz bir kimliğe bürünmektedir. Anneler gerektiğinde hayır cevabı vererek çocuğunu erteleyebilmelidir. Sürekli olarak her istediği yapılan ve sınırları olmayan çocuklar ilerleyen yaşlarda toplumsal kurallar ile karşılaştığında büyük sıkıntılar çekebilmektedir. İlerde uyum sorunu gibi önemli sorunlar ile karşı karşıya kalmaması açısından yeri geldiğinde anneler çocuklarına hayır diyebilmelidir. Çünkü hayatı boyunca kimse hiç kimsenin tüm isteklerini yerine getirmeyecektir.

Kendini iyi hissetmeyen anne kesinlikle çocuğu ile kaliteli bir ilişki kuramaz!

Çalışan anneler genellikle eline geçen tüm boş zamanını çocuğu ile geçiremediği vakitleri telafi etmek için kullanmaya çalışmaktadır. Günümüzde annelik, fedakar olmayı, kendinden önce başka şeyleri düşünmeyi ve çocuğunu hayattaki her şeyden önde tutmak olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu durumda çalışan annelerin kesinlikle unuttuğu ve son derece önemli olan bir nokta bulunmaktadır. Diğer tüm insanlar gibi anneler de kendilerini iyi hissetmeye ihtiyaç duymaktadır. Anneler de kendilerine özgü ihtiyaçlarını unutmamalı ve zaman zaman arkadaşları ile dışarı çıkmalı, eşiyle zaman geçirmeli ve hatta bazen de yalnız kalmalıdır. Annelerin sadece çocukları ile ilgilenmesi ve kendilerine özel bir zaman dilimi ayırmaması; zaman içerisinde kadınların devam ettirdiği davranışın iyi anne görevini sürdürmek olduğuna inanmasına da neden olmaktadır. Bu da annelikten soğumaya neden olmaktadır.  Hem anne hem de çocuk tarafından son derece olumsuz olan bu duruma düşmemek açısından anneler kendileri için de zaman ayırmalıdır.

Çalışmayan anneler çalışan annelere göre çok daha depresif olabiliyor!

Çalışan anneler genelde gündüzleri çocuklarının yanında olamamaktan ve onun bakımını başkalarına (bakıcıya, anneanneye, babaanneye ya da diğer aile büyüklerine vb. ) emanet etmekten son derece kaygı duymaktadır. Çocuğu ile daha fazla vakit geçiremiyor olması anneler açısından bir kayıp olarak görülmektedir. Tam zamanlı çalışan ve bu durumdan rahatsız olmayan anneler olaylara karşı daha olumlu ve daha iyimser yaklaşırken, part- time çalışmakta olan annelerin hiç çalışmayan annelere göre daha az depresif ve biraz daha iyimser olduğu ortaya çıkmaktadır. Tüm bunların yanında çalışmak isteyip çalışmayan anneler full time ya da part time çalışmakta olan annelere göre çok daha depresif oluyor.

Unutmayın ki çocukların en temel ihtiyacı sevgi ve ilgidir!

Çocuklar daha doğdukları andan itibaren sevgiye ihtiyaç duymaktadır. Dünya üzerinde bulunan tüm çocukların en önemli ihtiyacı olan sevgi ve ilgi, aynı zamanda sıcak ve samimi ilişkilerin de oluşmasında büyük bir öneme sahiptir. İnsanların birbirini anladığı, karşılıklı sevgi ve saygı duyduğu, ihtiyaçların giderildiği ilişkiler her zaman daha kuvvetli olacaktır. Anne ve çocukları arasında daha doğum anından itibaren kurulan sevgi bağı, zaman içerisinde bir ihtiyaca dönüşmektedir. Çalışan anneler çocukları ile geçirdiği zaman dilimlerinde onu ne kadar sevdiğini ve ona ne kadar değer verdiğini hissettirmelidir. Bir çocuğun sevildiğini hissetmesi her şeyden önemlidir. Kendi ihtiyaçlarını ve mutluluğuna da önem veren, iş hayatında yaşadığı sorunları çocuğuna yansıtmayan ve çocuğu ile geçirdiği her anı kaliteli geçirmeye önem veren anneler çocuklarının gelişimine en iyi şekilde destek verecektir. İster çalışan bir anne olun isterseniz de ev hanımı olun; çocuğunuzun en temel ihtiyaçlarının sevgi ve ilgi olduğunu asla ama asla unutmayın.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —