Eskiden bir anlayış vardır erkeğin işi dışarda kadının işi ev içinde diye. Artık bu anlayış çağın gerisinde kaldı kadın ve erkekler hem ev dışında hem de evin içinde rol almakta. Bir kadın çalışıp aile bütçesine katkı sağladığı gibi bir erkekte ev işlerinde sorumluluk alabilmekte.
Eskiden kız çocukları okumaz diye bir düşünce vardı en fazla ilkokul beşinci sınıfa kadar okutulurdu şimdi ise erkek çocuklara tanışan bütün haklar kadınlara da tanınmakta. Kız çocuklarının okumasıyla birlikte kadınlar iş hayatında daha aktif hale geldi.
İnsan psikolojisinde kendisini başkasıyla kıyaslamak ve onların yaşadığı hayat standartlarına erişmek vardır. Bu duruma en kolay çözüm ise kadınların da çalışmasıdır. Malesef ki günümüz şartlarında tek bir maaş ile kaliteli bir hayat sürmek pek mümkün değil.
Eğitim seviyesi ne olursa olsun kadınlar çalışmak kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Ülkemizde yakın zamana kadar kadınların çalışması zorunlu görünmezken erkeklerinki zorunlu görünüyordu. Şimdilerde ise kadınlarda erkekler kadar iş hayatında aktifler. Erkek dışarda çalıştığı için ev işlerine pek karışmazdı şimdi kadın da çalıştığı için ev işlerini ortak yapıyorlar. Tabi bu her evlilikte mümkün olmuyor ve işte o zaman aile içerisinde kadının çalışıyor olması sorun haline geliyor.
Toplum olarak kadınlarımıza fazlaca sorumluluk yüklüyoruz. Kadın evi çekip çevirmeli, iyi bir eş iyi bir anne olmalı diyoruz ama konu erkek olunca para kazansa yeter gözüyle bakıyoruz. Artık bu tabular yavaş yavaş yıkılıyor yıkılmadığı takdirde ise ev içinde sorunlar meydana geliyor. Kadın ve erkek neredeyse aynı saatlerde işten geliyor erkek bir köşeye çekilip günün rutin akışındaki her sorumluluğu kadından bekleyince ister istemez kadın buna yetişemiyor. Erkek bu gecikmelerden dert yanarken kadın ise ben de para kazanıyorum, aile bütçesine katkıda bulunuyorum eşim bana yardım etmeli diye düşünüyor. Hayatın müşterek olduğu unutulmamalıdır. Kadının ve erkeğin sorumlulukları eşit ve o evliliği sevgi saygı ve hoşgörü ile ayakta tutmak olmalıdır.
Kadınların iş hayatında yer almasıyla birlikte sosyal çevrelerinde genişliyor ve daha çok insan tanıma olanakları oluyor. Farklı kültür ve eğitim seviyesinden insanları tanımak kadının ufkunu geliştiriyor. Kendi küçük dünyasından çıkıp başka dünyaların da var olduğunu gören kadın ayaklarını yere daha sağlam basıp ne istediğini bilen hale geliyor. Her şeye evet demenin dışında hayır demek gibi bir hakkının olduğunu da biliyor. Ancak eşler kendilerini iletişim noktasında geliştirmezse kopukluklar hatta ayrılıklar olabiliyor.
Boşanmanın temelini kadının iş hayatında yer almadı olarak göstermek yanlış olur ancak kadının iş hayatında yer almasıyla erkeğe maddi anlamda bir minnetimi kalmıyor. Erkek ise ataerkil bir yapıda yetiştirildiyse evin bütün sorumluluklarını kadına yükleyerek anlaşmazlığı başlattığı gibi bu işi boşanmaya kadar götürebiliyor. Bu olumsuz sonuçla karşılaşmamak için eşler arasındaki ilişkiyi güçlendirmelidir.